Sermaye Piyasasına Fon Sunanlar

 

Sermaye piyasasının varlığı, fon gereksinimi duyan kişilere uygun şartlarda ve miktarda fon temininde rol oynadığı gibi, tasarruf sahiplerinin fonlarının değerlendirilmesinde de önemli bir unsur olmaktadır.

Ülkemizde sermaye piyasasına önemli ölçüde fonu kişiler ve işletmeler sunmaktadır. Bununla birlikte, bankalar, sigorta işletmeleri ve devletin sosyal güvenlik kurumları da sermaye piyasasına önemli ölçüde fon sunmaktadır.

 

a)Kişiler

Kişilerin tasarruflarının yatırıma dönüştürülmesi ve yatırım gelirlerinin arttırılmasında sermaye piyasası önemli rol oynamaktadır. Kişilerin tasarrufları, toplam tasarrufların

arasında sermaye piyasasına kaynak teşkil etmesi bakımından en geniş fonları oluşturmaktadır. Türkiye’de son zamanlarda sermaye piyasasında, çeşitli teşebbüsler ile halkın menkul kıymetlere oldukça fazla ilgi göstermesi sağlanmıştır.

Menkul kıymetlerin tasarruf sahibi kişiler tarafından alınması sermaye piyasasına kişilerin fon sunması anlamına gelmektedir. Kişiler bu yönüyle, sermaye piyasasına fon sunmaları açısından bir kaynak niteliği taşımaktadır. Ülkemizde tasarruf sahibi kişiler, tasarruflarını sahip oldukları kültür seviyesine ve alışkanlıklarına göre çeşitli şekillerde elde tutmakta, bankaya yatırmakta ve bir kısmıyla da menkul kıymet satın almaktadır.

b) İşletmeler

İşletmelerin belirli dönemlerde ellerinde bulundurdukları atıl fonları yatırıma dönüştürebilmeleri açısından sermaye piyasasının varlığı önem taşımaktadır, işletmelerin atıl fonları, dağıtılmayan kârlardan, amortisman ve benzeri karşılıklardan oluşmaktadır. İşletmeler bu atıl fonları genellikle kendi yatırımlarında kullanmakta iseler de, bazı durumlarda işletmeler bu fonlarının değerlendirilmesi amacıyla geçici yatırımlara veya iştirak amacıyla diğer işletmelerin menkul kıymetlerine yatırarak fon kaynağı yaratma açısından etkili olmaktadır.

Günümüzde işletmeler büyüme ve gelişme eğilimleri içersindedirler. İşletmelerin büyümelerini gerçekleştirebilmeleri için yeni yatırımlar, yeni bir tesisin kurulması yoluyla olabileceği gibi, mevcut işletmelere iştirak yoluyla da olabilmektedir. Büyüme yolunda olan bu işletmeler fon yaratarak sermaye piyasasının fon kaynağı durumuna gelmektedir.

 

c) Bankalar

Bankalar, vadeli ve vadesiz mevduat hesapları karşılığında topladıkları fonları kısmen de olsa hisse senetleri ve tahvillere yatırarak fonları sermaye piyasasına sunmaktadır.

Bankalar klasik fonksiyonları olarak fon gereksinimi duyan kişilerin ve kurumların fon gereksinimlerini karşılarlar. Bankalar iştirak amacıyla işletmelerin hisse senetlerini alabileceği gibi, tahvillere de yatırım yapmaktadır. Bugün ülkemizde, devlet tahvillerinin

üçteikisinin bankaların elinde olduğu saptanmıştır.Ticaret bankaları kısa vadeli fon sunma yanında tahvil ve hisse senetlerine yatırım yapma, orta ve uzun vadeli kredi sağlama fonksiyonları ile tasarruf-yatırım sürecinin fon kaynağı durumuna gelmiştir. Ticaret bankaları genelde kısa vadeli fon toplayan ve fon sunan kuruluşlar olduklarından, belirli istisnalar dışında hisse senetlerine de yatırım yapabilmektedir. Ticaret bankalarının işletmeler üzerinde kontrol kurmasını engellemek, mevduat sahiplerinin çıkarını korumak, nakit sıkıntısına düşmesini önlemek amacıyla sınırlayıcı tedbirler alınmıştır. Kanuni zorunluluklar nedeniyle bankaların portföyünde tahviller, özellikle hemen paraya çevrilmesi özelliğinden dolayı devlet tahvilleri daha çok yer tutmaktadır.

Ülkemizde 1999 yılı itibariyle 60’ı ticaret bankası, 20’si kalkınma ve yatırım bankası olmak üzere toplam 80 banka, 7.421 şubede faaliyet göstermektedir.

 

d)Sigorta İşletmeleri

Sigorta işletmelerinin temel görevleri, çeşitli riskleri dağıtmak ya da azaltmak amacı ile üyelerinin sigortacılık hizmetlerini yerine getirmektir. Bu işletmeler sundukları hizmetlerin karşılığı olan primleri peşin olarak tahsil etmeleri nedeniyle, risklerin neden olacağı hasarlar meydana gelinceye kadar prim şeklindeki fonları, sermaye piyasasına gelir elde etmek amacıyla aktararak fon kullanıcıların gereksinmelerini karşılarlar. Sigorta işletmeleri ellerindeki atıl fonları değerlendirmek amacıyla hisse senetleri ve tahvillere yatırım yaparak, sermaye piyasasının fon kaynağı durumuna gelirler.

Sigorta işletmeleri mülkiyetlerine göre iki ana bölüme ayrılıp incelenebilir. Bunlar mülkiyeti özel kişilere ait olan özel sigorta istetme/eri, mülkiyeti devlete ait olan sosyal güvenlik kurumlarıdır.

Sigorta işletmelerinde belirli bir süre içersinde tahsil edilen primler ödenen tazminatları aştığı taktirde, bu işletmelerde büyük miktarlarda fon birikimi ortaya çıkacaktır. Sigorta işletmeleri biriken fonların çoğunu menkul kıymetlere yatırmaktadırlar. Çünkü sigorta işletmelerinin oluşturduğu fonlar genelde uzun süreli sözleşmelere dayanır. Riskleri kolay tahmin edilir ve fon miktarında bir istikrar mevcuttur.

Sigorta işletmelerinin yükümlülüklerinin önemli bir bölümü uzun vadeli olduğundan, işletmelerin ellerinde biriken tasarrufları sermaye piyasasında değerlendirmeleri doğalı Sigorta işletmelerinin diğer işletmelerden farklılığı, belirli yatırım amaçları için kar sağlamayı amaçlamayıp, biriken fonları ek gelir elde etme düşüncesiyle yatırım alanları aktararak kaynak teşkil etmesidir. Sigorta işletmeleri açısından yukarıda belirtilen faktör göz önünde tutulduğunda en uygun yatırım araçları kaliteli, riski az tahviller ile spot karşılığı uzun vadeli krediler teşkil etmektedir. Sigorta işletmelerinin hisse senetleri! yaptıkları yatırımları ise, daha ziyade yükümlülüklerini karşıladıktan sonra uzun vade< gelirlerini arttırma amacına yönelik bulunmaktadır. 1994 yılında sigorta işletmelerine tanınan yatırım fonu kurma hakkı, özel sigorta işletmelerinin sermaye piyasasına çevrilme için önemli bir adım olmuştur.

 

e)Sosyal Sigorta/ar Kurumu

Hizmet akdiyle çalışanların sosyal güvenliğini sağlamak üzere 1946 yılında faaliyete geçer kurum, 1996 yılı itibariyle yaklaşık 24 milyon kişiye sigorta ve sağlık hizmeti vermektedir. SSK kanuna dayanarak üyelerinin gelir düzeylerine ve mesleklerine göre saptanan ve daha sonra riskler doğdukça, kendilerine iade edilmek üzere alınan primler ve gerçekleştirdiği yatırım gelirlerinden fon sağlamaktadır.

SSK elindeki fonları şu şekillerde değerlendirir.

  • Tahvillere yatırım
  • Banka mevduatı şeklinde yatırım
  • Müessese ve iştiraklere yatırım
  • Gayri menkullere yatırım
  • Kredi verilmesi (konut kredisi, sanayi kredisi)

SSK fonları güven, verimlilik, likidite ilkeleri gereği yatırım alanı olarak, devlet ya da devlet kuruluşlarına aktarılmıştır. Fonlarla devletin veya devletin bankalarının çıkardığı tahviller satın alınmaktadır. Ayrıca fonlar devlet bankalarının çıkardığı hisse senetlerini satın alma

veya bu bankalara mevduat biçiminde yatırmada da kullanılmaktadır.

Ülkemizde 4792 sayılı kanunun 2158 sayılı kanunla değişik 20.maddesinde sigorta fonlarının yatırılacağı alanlardan birinin de devletin çıkardığı tahviller ve Özelleştirme idaresi Başkanlığı’nca çıkarılan gelir ortaklığı ve hisse senetleri olacağı belirtilmiştir. Her yılın gelirleri ile giderleri arasında meydana gelen ve ilerdeki yıllarda yapılacak sigorta yardım ve ödemelerinin karşılığı olarak biriken fonlarının en az % 40’ımn belirtilen alana yatırılması gerekmektedir. Ancak bütçe kanunları ile bu oranda değişiklik yapılabilmektedir.

Etkin olarak prim tahsil edilememesi, devletin kendi finansman açıklarını kapatmak amacıyla kurumun fonlarını kullanması, emeklilik yaşı ile ilgili düzenlemeler gibi nedenlerle SSK son yıllarda mali darboğaza düşmüştür. Kurumda görülen yapısal mali dengesizlik, hızla artan miktarlarda oluşan açığın kapatılmasına yönelik devlet sübvansiyonunu zorunlu kılmıştır. Bu yüzden bütçeden SSK’ya 1993’de 9 trilyon TL, 1994’de 15 trilyon, 1995’de 60 trilyon TL transfer edilmiştir.

Sonuç olarak, SSK’da reform yapılmadıkça finansal piyasalara fon sunan bir kurum olma özelliğini taşıması mümkün görülmemektedir.

 

f)Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı

5434 sayılı kanunla kurulan Emekli Sandığı 1950 yılında faaliyete geçmiştir.T.C. Emekli Sandığı, temelde emekli aylığı ve malûllük sağlayan kurumdur. Bunlar kadar önemli olan sağlık yardımları aylık bağlanmış alanlara sağlanmakta, aktif sigortalılara verilmemektedir. Aktif sigortalıların (iştirakçilerin) sağlık yardımları çalıştıkları kurumlar aracılığı ile sağlanır.

Sandığın iki temel geliri vardır. Bunlar, iştirakçilerden kesintiler ile bunlara karşılık kurumlardan alınan karşılıklardır. Bazı aylıklarda ödendikten sonra hazineden geri alınabilir. Bunun dışındaki gelirleri kesintiler ve karşılıklar ile sigortalı ve işveren primi olarak alınan primlerdir. T.C. Emekli Sandığı elindeki fonları şu şekilde değerlendirir.

  • Özel şirketlerin hisse senetlerine yatırım
  • Tahvillere yatırım

 

 

  • Banka mevduatı şeklindeki yatırım
  • İştirakler
  • Gayrimenkullere yatırım

Sandık fonlarının çoğunluğunu sermaye piyasasına değil de, banka mevduatı şeklinde para piyasasına sunmaktadır.

T.C. Emekli Sandığı da, SSK gibi giderlerini karşılayamaz durumdadır. Sandığa bütçeden 1993 yılında 11.5 trilyon TL, 1994 yılında 20 trilyon TL, 1995 yılında 46 trilyon TL transfer edilmiştir.

Yukarıdaki rakamlardan da anlaşıldığı gibi, sandığın finansal kurum olma özelliğini taşıması veya sermaye piyasasına fon sunmasının pek mümkün olmadığı görülmektedir.

g)Bağ-Kur

14 Eylül 1971 gün ve 1479 sayılı kanunla kurulan kurum, esnaf ve sanatkar ile diğer bağımsız çalışanları, malûllük, yaşlılık ve ölüm rizikolarına karşı sigorta ederek fon toplayan bir kurumdur.

Kurumun gelirleri, sigortalının ödediği primler, hükmedilecek para cezaları, bağışlar, kurumun taşmır-taşınmaz mallarının gelirleri, genel bütçe yardımları, kamu iştirak ve kuruluşlarının gelirleri ve başka gelirlerden ibarettir.

Kurum, gelirlerinden o yıl içinde ödenen yaşlılık, malûllük ve ölüm aylıkları, yönetim ve sigorta giderleri, diğer karşılıklar ayrıldıktan sonra kalanı matematik, ödenmiş primler ve olağanüstü karşılık olarak ayırmaktadır.

Bağ-Kur geçmiş dönemlerde fonlarını banka mevduatı, tahvil ve krediler şeklinde değerlendirmiştir. Kurumun son yıllarda iştiraklerinin olmadığı ve sigortalıların aylıklarını dahi ödemeyecek bir finansal yapıya sahip olduğu görülmüştür. Bağ-Kur’a bütçeden 1994’de 4.5 trilyon TL, 1995 yılında 8 trilyon TL transfer edilmiştir. Gerçekleştirilecek yasal düzenlemeler ile kurumun mali yapısının düzeltilip, sermaye piyasasına fon sunan etkin bir kurum haline gelmesi arzu edilmektedir.

 

 

h)Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK)

OYAK, 3 Ocak 1961 yılında 205 sayılı kanunla, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sosyal yardım amacıyla, bir defaya mahsus olmak üzere, emeklilik, malûllük ve ölüm toplu yardımlarında bulunan ek sosyal sigorta ve yardımlaşma kurumudur. Geçici üyeleri yedek subaylara aidat kesildiği sürece maluliyet ve ölüm yardımı yapmaktadır.

Tüzel kişiliğe sahip ve özel hukuk hükümlerine tabi bir kuruluştur. Ancak, her nekadar özel hukuk hükümlerine tabi de olsa Milli Savunma Bakanlığfna bağlıdır. Kurumlar vergisi, veraset ve intikal vergisinden muaftır.

OYAK’ın gelir kaynaklarını subay ve astsubay maaşlarından yapılan % 10 kesintiler, yedeksubaylardan yapılan % 5 kesintiler, kurum varlıklarının işletilmesinden elde edilen gelirler ve diğer bağışlar oluşturur.

OYAK kaynaklarının kullanımı ve yatırımların gerçekleştirilmesi konusunda etkin bir kurumdur. Sanayi ve ticari yatırımları vardır. Ancak, varlıklarının hepsini bu alana kanalize etmemiştir. Üyelerine borç para ve mesken kredisi verirken, gayrimenkul yatırımları da bulunmaktadır.

OYAK’ın 25 iştiraki vardır ve bunların en büyükleri OYAK-Renault otomobil fabrikası ve Renault otomobillerini pazarlayan Mais işletmesidir. İştirakleri şu alanlardadır. Otomotiv, çimento, inşaat, gıda, tarımsal ilaç, elektronik, petrokimya, sigortacılık, taşımacılık, turizm ve finans. Ayrıca ileriye dönük planları arasında, halka açık büyük mağaza zinciri kurma, factoring işletme kurma ve OYAK sigortaya paralel olarak, yabancı bir işletme ile hayat branşında yeni bir sigorta işletmesi kurma bulunmaktadır. OYAK’ın bazı iştirakleri şunlardır; Goodyear, Adana Çimento (a), Adana Çimento (c), Bolu Çimento, Ünye Çimento, Mardin Çimento, Niğde Çimento, Hektaş, Petkim, Aselsan.

Kurumun iştiraklerinin çoğu 1996 yılında borsada işlem görmektedir. Bu iştirakler, Goodyear, Adana Çimento (a), Adana Çimento (c), Bolu Çimento, Ünye Çimento, Mardin Çimento, Niğde Çimento, Hektaş, Petkim’dir.

OYAK’ın siyasi baskılardan uzak olması, yatırım gelirlerinin yüksek düzeyde olması, elinde biriken fonlarını sermaye piyasasına özellikle hisse senedinde değerlendirmesi, OYAK çalışanlarının sorumluluklarının bilincinde olması, diğer sosyal güvenlik kurumları gibi gelir-gider farklarının devletçe karşılanmaması daha etkili politikalar geliştirmelerine olanj vermiştir.

Görüldüğü gibi, ülkemizdeki sosyal güvenlik kuruluşları OYAK dışında kendi finans; yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanmaktadır. Bu nedenle, kurumların finanse piyasalarda etkinlik gösterebilmeleri için, öncelikle etkin prim tahsilatını gerçekleştirmeleı ve devletin sosyal güvenlik kurumu yatırımları üzerindeki zorlamaları hafifleştirmesi gerek, görülmektedir.

belgesi-2911

Belgeci , 2280 belge yazmış

Cevap Gönderin