Adana’nın Gölleri, Denizi, Akarsuları ve Dağları

Akdeniz bölgesinde yer alan Adana; büyükşehir statüsündedir. Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerine ek olarak, 11 ilçesi, 39 beldesi ve 468 köyü bulunmaktadır. Adana ilinde de hızlı bir sanayileşme, şehirleşme ve modernleşme süreci yaşanmaktadır.

Çukurova’nın verimli toprakları üzerinde yer alan Adana kenti 1950’li yıllara kadar Seyhan nehri civarında Tepebağ bölgesinde kurulu klasik değerleri taşıyan küçük bir kent özelliği taşımıştır.
Makineleşme ve sanayinin bölgeye girmesi ile birlikte üretim ve verimlilik artmış, bölge tarım alanlarında çalışan aktif nüfus dışarıdan göç yoluyla gelmiş ve bunun doğal sonucu olarak da Adana kenti göçe bağlı olarak tahmin edilemeyen oranlarda büyümeye başlamıştır.

22.10.2000 tarihinde yapılan nüfus sayım sonuçlarına göre Adana’nın toplam nüfusu 1.849.478 olmuştur. Büyükşehir nüfusu 1.303.082’ye çıkmıştır. Nüfusun 1.397.853’ü şehirde, 451.625’i köylerde yaşamaktadır. Toplam nüfusun %76.31’nin Seyhan ve Yüreğir ilçelerinden oluşan il merkezinde yaşadığı gözlenmiştir.
Tarihi geçmişi olan Adana yöresinde çeşitli uygarlıklar yaşamış ve iz bırakmışlardır. Araplar, Selçuklular, Ramazanoğulları, Osmanlıların (Türkmen ve Yörük Aşiretleri) yöre kültürünün çeşitlenmesinde katkıları olmuştur. Oluşan bu kültür mozaiği içinde ulusal bir kültür yaratılmıştır. Adana kültürü oluşan kültürün bir parçasıdır.
Verimli topraklar ve coğrafi konumu nedeni ile tarih öncesi çağlardan başlayarak değişik ulusların akınına uğramış bölgede Çukurova kültürünü bu uygarlıklardan parça parça biriktirilmiş taşlarla oluşturulmuş bir yapı olarak tanımlamak mümkündür. Bir kültür sentezini oluşturan etkenler içinde Hitit kültürü ağırlıklı bir yer tutmakla birlikte, diğer ulusların verdiği katkılarla da Adana’nın kültürel yapısı tarih boyunca zenginleşmiştir.
Burada hüküm sürmüş 10 uygarlığın etkileri Adana’nın kültür yaşamında hala görülmekte ve hissedilmektedir. Adana ve Çukurova kültürünü önemli şekilde etkileyen gruplar özellikle göçebe, Türkmen ve Yörük aşiretleridir.
7-11. yüzyılları arası Bizanslılar, Araplar ve aradaki küçük bir çok siyasi toplulukların kültür etkileri altında gelişen Anadolu,11.yüzyıldan itibaren tamamen Selçuklu kültürü etkisi altına girmiştir. Selçukluların ve onları takiben beylik devrinin etkileri Çukurova’da çok belirgindir.

Beylik devrine damgasını vuran Ramazanoğlu Beyliği’nin zengin kültür varlıkları bugün hala görülmektedir.
Beylikler sonrası Osmanlı Devri’nden kalma yazılı kaynaklar zamanın gelişimine ışık tutmaktadır. Ovadan çok Toroslar’da yerleşen Türk (Yörük, Türkmen) aşiretleri uzun yüzyıllar dış etkenlere kapalı kalmış ve en az 10-15 asırlık Türk-Müslüman kültürünü pek fazla değişmeden muhafaza etmeyi başarmışlardır.
Adana’nın daha ovalık kesimlere yerleşmesi 19. yüzyıla rastlamaktadır. Ovaya yerleşme ile kültürde değişmeler başlamıştır. 20. yüzyılın ortasından itibaren de ovaya sanayileşmenin gelişi yöre kültür ve yaşamında büyük değişiklikler yaratmıştır.

Binlerce yıllık tarihi geçmişi, bu geçmişten günümüze kalan sayısız tarihi eserleri, Yumurtalık ve Karataş sahillerinin doğal güzelliği ile Torosların yemyeşil yaylaları, şifalı suları, bitki ve hayvan türleri bakımından çeşitliliği ile Adana büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.

İlin kuzey ve doğusunu kaplayan Toroslar, dağ sporları, trekking ve av turizmi açısından çok uygun bir doğal ortama sahiptir. Ayrıca sayısız yaylalarıyla da yayla turizminin gelişmesine son derece elverişlidir. Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin yarattığı deniz kulakları ve sazlık alanlar eko turizm açısından sınırsız olanaklar sağlamaktadır.

Seyhan nehrinin yarattığı Tuzla ve Akyatan gölleri ile Ceyhan nehrinin yarattığı Ağyatan gölü, Ceyhan ve Yumurtalık dalyanı ile bunlara bağlı diğer lagünler, nadir kara ve deniz canlılarıyla, kuşların ürediği ve barındığı alanları oluşturmaktadır. Bu lagün ve dalyanların dışındaki alanlar da kıyı turizmine ve yat turizmine elverişli bölgelerdir.

Bunların dışında; Çukurova’nın iç kesiminin bir diğer potansiyeli de canlı ekonomik yaşantısıdır. Adana, bölgenin en büyük kenti ve iş merkezi olduğu gibi, gelişmiş üniversitesi, gelenekselleşmiş sosyal etkinlikleri ile de önemli ölçüde iş ve kongre turizmi potansiyeline sahiptir.
Tarihi eser yönünden oldukça zengin olan Adana’nın Tepebağ höyüğü, tarihi Büyük Saati, camileri, kervansarayları, bedestenleri ve mozaik müzesi görülmeye değer yerleridir.
Adana ilinde toplam 65 adet büyük çaplı sit alanı tescil edilerek ilan edilmiştir. Bu sit alanları içinde; Kozan merkez ve Seyhan ilçe merkezi gibi kentsel sitler, Misis, Magarsus, Anavarza gibi arkeolojik sitler, Ağyatan, Akyatan Yumurtalık lagünü gibi gölleri ve doğal sitler bulunmaktadır.
Adana gelişmiş bir ildir. Bugün mevcut havaalanı, otoyol projesi, Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesi, küçük sanayi siteleri, üniversitesi, yeni açılan konut alanları, sağlık ve eğitim kurumları v.b. yeni atılımlarla gelişmektedir.

İl genelinde faaliyet gösteren ve Adana Sanayi Odası’na kayıtlı, 10 ve daha üstünde işçi çalıştıran işyeri sayısı 732’dir. Bu rakam düşük olarak görülebilir.
Ancak faaliyet gösteren sanayi işletmelerinin birçoğu büyük ölçekli olup çok sayıda işçi istihdam edilmektedir. Bugün ülke genelinde faaliyet gösteren 500 büyük sanayi kuruluşunun 18 adedi Adana’da bulunmaktadır. 1000’den fazla işçi çalıştıran işyeri sayısı 5’dir.

Adana’da yabancı sermayeli 55 firma faaliyet göstermektedir. Adana-Ceyhan karayolu üzerinde kurulan Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayi Siteleri sanayinin gelişiminde önemli organizasyonlardır.
Nüfus ve ekonominin sürekli gelişme gösterdiği Adana’da altyapı, çarpık kentleşme ve ortaya çıkan diğer sorunların çözümü ile çıkabilecek yeni sorunların önlenebilmesi için koordineli çalışmayı gerektiren Bölgesel Kalkınma Planı DPT yatırım programına alınmıştır. Hazar petrolleri ve Orta Asya gaz kaynaklarını Türkiye üzerinden dünya pazarlarına taşıyacak, bölgeye yeni fabrikalar ve yeni enerji ve LNG santralleri, iş ve istihdam sağlayacak Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesinin gerçekleşmesi konusunda çalışmalar yapılmaktadır.
Sanayiciyi yönlendirmek, proje hazırlamak ve alternatif yatırım alanları önermek üzere, Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Çukurova Üniversitesi, Ticaret Odası, Sanayi Odası ve Adana Güç Birliği Vakfı’ndan oluşan Adana Yatırım Araştırma ve Geliştirme Merkezi-(AYEGEM) kurulmuştur.
Adana’da KOBİ sayısı 1.023, imalatla uğraşan 525, tamir ve ticaretle uğraşan işyeri sayısı 550’dir.
Sanayi ve ticaretin birbirlerini tamamlayan faaliyet kolları olması nedeniyle, Adana ticareti sanayiye paralel gelişme göstermiştir.

Yüzyıllardır doğuyu batıya bağlayan önemli ticaret yollarının üzerinde bulunması Adana’nın bir ticaret merkezi olmasını sağlamıştır. Adana’da imalat sanayi faaliyetleri tarımsal faaliyetlere özelikle pamuğa dayalı olarak gerçekleşmektedir.

Doğal olarak ticaret de bu sektörlerle olmuştur. 1970’li yıllarda Adana’da imalat sanayinde pamuğa dayalı üretim dışında, gıda, hazır giyim, kimya, orman ürünleri sanayisinde faaliyetlere de başlanmış, 1980’li yıllar da üretimde tam bir çeşitlilik sağlanmış, turunçgil alanları genişletilmiş ve seracılık yaygınlaşmaya başlamıştır. Bugün Adana’da üretilen ürünler dış piyasaların aradığı niteliktedir. Büyük bir sanayi ve ticari potansiyele sahip olan Adana altyapısını önemli ölçüde tamamlamıştır.

Bugün faal olan Organize Sanayi Bölgesi, Mersin Serbest Bölgesi, Küçük Sanayi Siteleri, yapımı devam eden Yumurtalık Serbest Bölgesi, Sugözü Enerji Santrali ve Güneydoğu Anadolu Projesi’nin dışa açılan kapısı özelliği ile Adana; merkez bir konumda olup, önemini daha da arttıracaktır.

Ülkemizde ilk ithal taşkömürüne dayalı santral olan Ceyhan ilçe sınırları içindeki Sugözü Enerji Santralı Projesi, proje-finansmanı yöntemiyle ve yap-işlet-devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Uluslararası teknik ve çevre standartlarına uygun olarak kurulan ve işletilmekte olan Sugözü Enerji Santralı her birisi 605 MW’lık iki ünitesinde üretilen yıllık 9 milyar kwh enerji, Atatürk Barajı ve Hidro Elektrik Santralının ürettiği toplam enerjiyle kıyaslanabilecek boyutta olup, ülke ihtiyacının %7’sine karşılık gelmektedir.
Sugözü Enerji Santralı, yalnızca ülkemizde yürürlükte olan mevzuata değil aynı zamanda uluslararası standartlara da uygun olarak tasarlanmıştır.

 

Belgeci , 2280 belge yazmış

Cevap Gönderin