Büyük Taarruz ( Başkomutanlık Meydan Muharebesi )

Başkomutanlık Meydan Muharebesi

(26 Ağustos-30 Ağustos 1922)

Hazırlık: Başkomutan M.Kemal düşmana kesin darbeyi indirmek için hızlı biçimde hazırlıklara girişti.

  • Doğu ve Güney cepheleri tam anlamıyla güvenlik altına alındığından buralardaki birlikler tam bir gizlilik içinde Batı’ya kaydırıldı.
  • Ordunun eksiklikleri giderildi.

Taarruz: M. Kemal Haziran 1922’de taarruz kararı aldı. 6 Ağustos 1922’de orduya gizlice taarruz için hazırlanması emri verildi. M.Kemal Akşehir’e gelerek komutanlarla toplantı yaptı. Toplantıda 26 Ağustos taarruz günü olarak belirlendi. Taarruz Afyon’un güneyinden Dumlupınar yönüne doğru baskın şeklinde başlayacak ve sonra da meydan savaşına dönüştürülerek düşman kuvvetleri tümüyle yok edilecekti. 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.30 da topçularımızın ateşiyle Kocatepe’den taarruz başladı.Başkomutan Mustafa Kemal de bu esnada taarruzu Kocatepe’den sevk ve idare ediyordu. Siklet merkezi 1 inci Ordu da olmak üzere, 1 inci Ordu güneyden, 2 inci Ordu kuzeyden taarruzla, harekat kısa sürede başarılı bir şekilde gelişti. Yunan savunma hattı parçalandı. 26/27 Ağustos gecesi Yunan mevzileri ele geçirildi. 27 Ağustos’ta Türk Ordusu Afyon’u Yunan işgalinden kurtardı. Dumlupınar mevzilerine çekilen düşmana karşı 29 Ağustos’ta taarruz eden ordumuz, 30 Ağustos’ta Yunan ordusunu tamamen kuşatarak büyük bir kısmını imha etmiştir. Düşman Başkomutanı General Trikopis esir alındı. Kütahya’da düşmandan temizlenmiştir. Bu savaşı Başkomutan Mustafa Kemal doğrudan kendisi yönettiği için bu zafere Başkomutanlık Meydan Muharebesi denir. Yunan ordusu, Başkomutan Mustafa Kemal’in 1 Eylül 1922’de, Türk ordusuna verdiği, Ordular ilk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri. emri ile İzmir’e kadar kovalandı. Yunan işgalindeki tüm yerler tek tek kurtaran Türk ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi.

Biga, Ayvacık, Bayramiç ce Ezine’nin Calli Ethem Bey (Karabudak) tarafindan Yunan İşgalinden Kurtarılması.

21 Eylül 1922 Ayvacık’ın Yunan İşgalinden Kurtulması:

 

Enlarge

Türk ordusu Yunan ordusuyla çarpışırken

Türk orduları Dumlupınar’dan itibaren Yunan ordularını önüne katarak ilerlemeye başlayınca, durumu öğrenen Ayvacık’daki Yunan makamları daha Eylül’ün ilk haftasından itibaren çekilmeye daha doğru bir ifadeyle, kaçma hazırlıklarına başladılar. Türk birliklerinin İzmir’e doğru ilerlediğini öğrenen Yunan komutanlarında, gözle görülür bir telâş başlamıştı. Daha Eylül’ün ilk haftası içinde Ayvacık’daki Yunan birlikleri Küçükkuyu istikametine doğru kaçmışlardı. Ayvacık’da görüştüğümüz Abdülhadi Çınar ile Rıza Usta (Taylan)’ın ifadelerine göre:

“Küçükkuyu istikametine doğru kaçtılar ve giderken de karşıdaki çamlığı (Ayvacık’ın güneyindeki) ateşe verdiler. Ama bizim çetelerimiz de onlara yollarda kan kusturdular…” demişlerdi. Hatta işgal sırasında Yunan hesabına çalışan “Altıncı Hoca” çeteler tarafından Papazlık (Altınoluk) da yakalanmış ve Ayvacık’a getirilmişti. Orada iki yıl boyunca halka yaptıklarının hesabı misliyle sorulmuş ve sonra da öldürülmüştü.

Yunanlılar kaçınca çeteler şehre girmiş, iki gün kadar da şehirde kimi kendini kaymakam, kimisi de kadı tayin etmişti. Çanakkale Jandarma Komutanı Ali Rıza Bey, Ezine’den sonra buraya gelip, Türk birliklerini Ayvacık’a gelinceye kadar kaymakamlığa Hafız Hilmi Bey’i tayin edince, çetelerin saltanatı sona ermişti.

Bundan sonra, İşgal sırasında Yunan askerinden cesaret alarak Türk halkına yapmadık kötülüğü bırakmayan ve kaçma hazırlıklarında olan Yerli Rumlar yakalanmış ve Ayvacık’daki Gemedere çayı kenarında cezalandırılmışlardı.

21 Eylül 1922 günü Türk birlikleri tümen komutanı Çallı Ethem Bey (Karabudak), komutasında halkın sevgi gösterileri arasında şehre girmiş ve iki yıllık esaret ve zulüm hayatı sona ermişti.

Bu arada bölgedeki asayişi tam sağlamak ve boğazlar bölgesine gerekli askerî birlikleri sevk edebilmek için bütün tedbirler alınmış ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, 27 Eylül 1922 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına yazdığı yazının bir yerinde:

“On dördüncü Fırka bugün (27.9.39) saat 3 sonra da Edremit’e uğramaksızın Papazlık’a gitmiştir. Edremit’te bir tabur piyade ve iki cebel topu bırakarak mütebâki kuvvetiyle Ayvacık’a yürüyecektir.” diyordu.

Ayvacık’a giren Ethem Bey, ilk etapta çeteler de dahil hiç kimseye bir şey yapmamış, fakat çeteler aleyhine şikâyetler artınca onları yakalatarak mahkeme huzuruna çıkartmıştı. Çetelerin yaptığı eziyet ve gasp olayları sabit görülünce, hepsi kurşuna dizilerek cezalandırılmışlardı.

belgesi-2867

Belgeci , 2280 belge yazmış

Cevap Gönderin