James Clerk Maxwell

 Maxwell bir idealistti. Platon’dan Descartes ve Spinoza’ya felsefe
tarihinin en iyi okuyucularından biriydi. Bu tarihten Doğanın özdeğin
mantıksal/ussal örgütlenişi olduğunu öğrendi. İnsan usunun
kategorilerinin kendinde-evrenin de kategorileri olduğunu, Doğanın
ancak ona usu ile yaklaşan fizikçiye yanıt verebileceğini kavramadı.

Ve tüm kuramsal çalışmasında doğanın usunu, doğanın mantıksal
yapısını, düzen ve uyumunu bulmaya çabaladı. Maxwell’in evreni
ussaldır, yasaldır, uyumludur, anlamlıdır.

Gözlem ve deneyim dediğimiz verilerin gerçekte kavramın belirlenimleri
olduğunu kabul eden a prirori bilim yöntemi bilimin yalnızca arı kuram
boyutuna indirgenmesi anlamına gelmez. Bu düşüncesiz görgücünün
sanısıdır. Tam tersine, gerçek kuram o denli de özdeksel olgusallığın
tam yüreğinden kavranışıdır, sözcüğün en tam anlamıyla en yararlı (ve
aynı zamanda en zararlı) olabilendir, modern yaşamda teknoloji
dediğimiz ve insanlığın gönenci için olduğu gibi sadistik erekler için
de kullanılabilen tüm bilimsel uygulayımın olanağıdır.

Arı fizik hiçbir ‘yararcılığı,’ hiçbir pragmatizmi göz önünde tutmaz.
Tersine, usun eytişimsel özgürlüğüne yabancı tüm böyle kaygıları,
düşünceyi özgür işleyişinde engelleyen tüm öznel dürtüleri dışlar. Ama
böylelikle ‘yarar’ kavramının kendisinin tözü olan alanın gerçekliğini
saptama şansını kazanır.

Maxwell’in Edinburgh’ta İngiliz akademizminin mızmızlığından uzakta


dinginlik içinde yaptığı çalışması optik, elektrik ve manyetik
kuramları tek bir elektro-manyetik alan kavramında birleştirerek
tümünün de aynı temel yasaların değişik belirişleri olduğunu gösterdi.

Tüm bunları ve ayrıca radyo dalgalarını, radar, ve ısının yayılımı
fenomenlerini benzersiz ve büyüleyici bir eşitlikler dizgesinde
birleştirdi. Çok genç yaşta ölen Maxwell’in fizikte ileri sürdüğü kimi
kuramlar ancak ölümünden uzun bir süre sonra tanıtlanabildiler.
Örneğin ivmelendirilen yüklü bir parçacık tarafından üretilen ışımanın
ışık ile aynı hızla yayılmasının deneysel doğrulamasını göremedi.
Einstein’ın görelilik kuramında bile göreli kılınamayan bu olgu modern
fiziğin bütününde en önemli buluşlardan biri olma değerini taşır.
Maxwell’in kavramları yirminci yüzyıl fiziğindeki ikinci büyük
yeniliğe, nice kuramına götüren mantıksal yolu da gösterdiler.

Maxwell’in Faraday’a, görgül olanın ötesinde matematiğe ve en yalın
kuramcılığa bile hoşgörüyle bakamayan bu harika ”deneysel
araştırmacı”ya borcu, aralarındaki tüm benzemezliğe karşın,
ölçüsüzdür. Matematikte aşağı yukarı hiçbir bilgisi olmayan
”Faraday’ın incelemelerini okumayı sürdürürken,” der Maxwell, ”onun
fenomenleri kavrama yönteminin de matematiksel bir yöntem olduğunu
algıladım, üstelik alışıldık matematiksel simgeler biçiminde
anlatılmış olmasa da.

” Maxwell Faraday’ın deneyler yoluyla türettiği kavramsal yapıyı
matematikselleştirdi. Ama matematikçi Maxwell’in çalışması gözlemci ve
deneyci Faraday’ın kavramlarının matematiksel terimlere çevrilmesinin
çok ötesine geçer. Aslında, Faraday’ın matematiğin ötesine giden
deneysel kavramları ile karşıtlık içinde, Maxwell matematiksel
kavramsallaştırmanın deneyselin ötesine geçebildiğini gösterir.


Maxwell’in alan kuramı ile ilgili buluşları ilk kez Heinrich Hertz
tarafından 1877’de, Maxwell’in ölümünden sekiz yıl sonra, deneysel
olarak doğrulanır. Maxwell’in kendisi görgül araştırmaya hiç de


ilgisiz değildi ve başka pekçok deneysel aygıt tasarının yanısıra,
yüzyılın en büyük araştırma özeklerinden biri olan Cavendish
laboratuarının tasar ve yapımının sorumluluğunu da üstlendi
belgesi-569

Belgeci , 2280 belge yazmış

Cevap Gönderin