77 Belge Kurtuluş Savaşı Sırasında Türk Milliyetçiliği [Berthe Georges Gaulis] Sayfa 4 / 8

Konakta

Akşam bütün Eskişehir oradaydı. Şehirdeki resmî kişiler ve belli başlı tüccarlardan başka, hükûmet doktoru, avukat, esnaf birlikleri, aydınlar vardı. Hepsinden heyecanlı olan müftü konuşmaları idare ediyordu. Ayrıca subaylar da gelmişti.   İlk konuşmayı vali yaptı. Sinirli ve boğuk bir sesi vardı. Önce benim için, hoş geldiniz yollu bir başlangıç yaptı. Söylediklerini tercüman Fransızcaya çeviriyordu. Ondan…

Bütün Anadolu’da Endişe Var

Ertesi sabah uyandık, Eskişehir’de berrak bir hava var, ama görünürde pek kimseler yok. Bizim milliyetçiler neredeler acaba? Gün bana pek uzun geldi, acaba burası gezimin son durağı mı olacak?   Ama saat 3’te, binbir gece masallarında veya bir tiyatro sahnesinde olduğu gibi, birden dekor değişti. Eski otelimizde bir faaliyettir gidiyor. Sırtlarında halılar, koltuklar taşıyan hamallar…

Eskişehir

İlk merhalemizin sonu olan Eskişehir’e geldik. Gece yarısı, yine büyük bir karışıklık ve gürültü arasında, pasaport kontrolü tekrarlandı. İngiliz subayları her şeye karşı kayıtsız tavırlı, ama göçmenlere, asker ve jandarmalara, özellikle bu yerli kalabalığı arasında kaybolmuş tek kadın turiste, bana, garip bir biçimde bakıyorlar. Bu karışıklığa bir düzen vermek için hiçbir şey yaptıkları yok.  …

Bağdat Hattı Üzerinde

Bağdat demiryolunun başlangıcı olan Haydarpaşa Garı’nın içine girdiğiniz andan itibaren, insan kendini milliyetçiliğin içinde buluyor, ama görünürde İngilizler buraya hâkim. Onlar garı işgalleri altına almışlar, pasaportları ve tezkereleri vize ediyorlar, fakat milliyetçi subay, asker ve jandarmalar aşağı yukarı her tarafta serbest dolaşmaktalar.   İngiltere Bağdat hattını elinde tuttuğu iddiasında. Bu varsayımdan bir türlü vazgeçmemekle beraber…

Babıâli’nin Tutumu

Babıâli iki taraflı oynuyordu. Görünürde millî hareketin karşısında, ama gizliden gizliye onun yanında, Milliyetçi şefler tarafından Anadolu’da, Ermenileri Doğu’ya, Rumları da Batı’ya püskürtecek bir hükûmet kurulduğu zaman çok zayıf bir protestoda bulundu. Böyle yapmakla tarafları birbirine yaklaştırmanın da, birbirinden ayırmanın da daha kolay olacağını düşünüyordu. Bu ince düşünce tarzı eski Türk diplomasisinin esaslarından biriydi. İçinden,…

Mandater Devlet Kim Olacak ?

Bazı Türkler, kendilerini yönetecek bir devlet seçmek lüzumunu tartışmakta ve bunun için öne sürülen devletleri gözden geçirmektedirler: İngiltere, Fransa, Amerika en uygunları olmakla beraber, bunlar hakkındaki düşünceleri şöyledir: ”İngiltere ile aramızda bugüne kadar çok kan dökülmüştür, üstelik İngiltere bizi hor görmektedir. Yaptığı malî yardımlardan dolayı Amerika’dan hoşlanıyoruz. Ancak müşavir ve eğitimci olarak hem çok sert,…

siyi Yakalayın

Böylece mücadele başlayınca, Mustafa Kemal, İngiliz İmparatorluğu’nu, Rumları ve Ermenileri karşısında buldu. Hürriyet ve İtilâf Partisi hükûmeti ona sayısız tuzaklar kurdu. Bunları tertiplerken de, ülkenin en azılı haydutlarından, Türkiye’de daimi bir sorun haline gelmiş olan eşkıyaların artıklarından faydalandı. Bunlar cahil, millî harekete karşı kayıtsız kimselerdi. Ama o, ülkesini ve insanlarını çok iyi tanıyor ve talihine…

Mücadele Başlıyor

İlk haberler kendisine ulaştığı sırada Mustafa Kemal, Samsun civarında, Havza’daydı. Hemen orada bir miting düzenledi, yaptığı konuşma herkesi ağlattı. Olayı haber alan bölgedeki İngiliz subayı, işittiklerinden korkuya kapıldı ve hemen İstanbul’a bir telgraf çekerek hatibin geri çağrılmasını istedi. Fazla vakit geçmeden olumlu cevap geldi. Ama böyle, yapılması zor bir emri kim yerine getirebilecekti? Mustafa Kemal’e…

Uzağı Gören Bir Adam

Verdiği raporda, asker ve politikacıya özgü, çok özlü, aynı zamanda edebî bir uslupla askerî durumu bütün açıklığıyla izah etmiştir. Ülkenin sosyal ve ekonomik tablosunu büyük bir cesaret ve ustalıkla çizmiştir. O milletini, ülkesinin kaynaklarını ve ihtiyaçlarını çok iyi bilmekteydi.   ”Savaş, hiç istisnasız, çeşitli ırklara mensup vatandaşlarımızı perişan etmiş, halk ile devlet arasındaki bağlar kopma…

Bir Adam : Mustafa Kemal

Türkler Wilson prensiplerinin ne demek istediğini tam anlamıyla anlamışlardı. Mütarekeyi imzalarken, ahalisinin çoğunluğu Türk olan imparatorluk topraklarının Türkiye’ye kalacağından şüphe etmiyorlar, Başkan Wilson’un bu prensiplerinin değişmez esaslarının barışın gerçek dayanağı olacağına inanıyorlardı. Şimdi bunlar birden yıkılmıştı. Aldatılmış oldukları duygusu halkın bütün sınıflarında yaygınlaştı. Bu sırada herkes Çanakkale zaferinin kahramanı olan, mağrur Almanlara da kafa tutmuş…